Sendikamızın 1.Olağan Genel Kurulunu 17 Ekim Pazar günü Genel Merkezimizde gerçekleştirerek yeni seçilen kurullarımızla yeni mücadele dönemine girdik.
Market, mağaza, büro, sivil toplum ve özel okullar başta olmak üzere, 10 Nolu işkolundaki tüm çalışan işçi ve emekçilerin sendikası olmaya aday ve patronların kâbusu olmak için geliyoruz.
Kararlı, ilkeli, direnişçi bir işçi sendikası pratiğini birlikte var etmek için bu işkolunda çalışan tüm işçi kardeşlerimizi sendikamıza üye olarak örgütlenmeye çağırıyoruz.
1.Olağan Genel Kurulu Faaliyet Raporumuz:
Küresel kapitalist sistemin içine girdiği bunalımdan çıkış yolu olarak yetmişlerin ikinci yarısından bu yana dünyada hakim olarak uygulanan neoliberal politikalar ile yaşamın tüm alanları, mal ve hizmet üretimi piyasalaştırılmıştır. Türkiye’de ‘24 Ocak Kararları’ olarak bilinen neoliberal dönüşüm sürecinin başlangıcı olan ekonomik program, binlerce insanın katledildiği, işkencelerden geçirildiği, toplumsal muhalefeti ezen, sendikal hakları kısıtlayan 12 Eylül darbesiyle birlikte ülkemizde de uygulamaya sokulmuş; özelleştirme, esnekleştirme, taşeronlaştırma gibi emeğin haklarını hedefleyen uygulamalar hızla yaygınlaştırılmıştır.
Bu süreçte Türkiye’nin önemli kurumları işlevsizleştirilmiş, içleri boşaltılarak zarar eder hale getirilmiş ve böylece özelleştirilmelerinin yolu açılmış. Kamu eliyle sunulan eğitim ve sağlık gibi hizmetler paralı hale getirilmiş, yurttaşlık haklarını özel sermaye koşulları işgal etmiştir. İşçi ve emekçilerin çalışma koşulları ağırlaştırılmış, güvencesizlik ve taşeronlaştırma sıradanlaştırılmış, işçi sağlığı ve iş güvenliği hiçe sayılarak işçilere ölümü pahasına çalışmak dışında yaşama imkanı bırakılmamıştır.
Piyasalaştırma ve güvencesizleştirme dalgası sürerken diğer yandan sendikalar sermaye hegemonyasına uygun olarak dönüştürülerek satın alınmış, sarartılmış ve bürokratlaştırılarak bu politikaların kolaylıkla hayata geçirilmesi sağlanmıştır.
Sermaye sınıfı 2001 krizi sonrası iktidara gelen AKP’nin de katkılarıyla neoliberal politikaların uygulanması konusunda önemli bir yol aldı. Bu dönemde işçi ve emekçilerin çalışma koşullarını ağırlaştıran yasal düzenlemeler hızla hayata geçirilerek taşeron çalışma ve kayıt dışı çalışma giderek yaygınlaştı. Kadrolu ve güvenceli işçilik giderek hayal olmaya başladı. AKP marifetiyle birçok kamu kuruluşu özelleştirildi. Özelleştirmeler sonucunda kamuda çalışan işçiler ya işsiz kaldı ya da hak kayıpları yaşayarak kamuda çalışmaya devam etti. Çalışma koşularının ağırlaşmasına ek olarak sendikalaşma oranları 2000’li yıllarda çok düşük düzeylerde seyretti.
Sendikamız bu koşullarda sömürücü sermayeye, işveren yalakası sarı/bürokrat sendikalara karşı mağaza, market, büro, set işçileri ve özel öğretmenlerin öz gücüne güvenerek işçinin sözünün ve iradesinin hakim olduğu bir sendikal anlayışı hayata geçirecek. Güvencesiz, dönemsel, proje bazlı çalışmanın normal hale geldiği iş kolumuzda güvencesiz çalışma düzenine, esnek çalışmaya, iş cinayetlerine karşı mücadeleyi büyütecek.
Pandemi koşullarında sendikal mücadele
Geçtiğimiz yıl koronavirüs salgınının başlangıcından bu yana patronların insafına terkedilen işçiler; alınmayan önlemler, uzun çalışma saatleri, zorunlu mesai dayatması, sağlıksız çalışma koşulları altında taciz ve mobbinge maruz kalarak vahşi sömürü koşullarında çalışmaya zorlandı. Milyonlarca işçi hayatta kalmak için yüzler, binler halinde fabrikalarda, şantiyelerde, atölyelerde, depolarda ölüm pahasına çalışmak zorunda bırakıldı, yüzlerce işçi kardeşimizi koronavirüsü kaynaklı iş cinayetlerinde kaybettik.
Bu süreçte siyasi iktidar, işçileri işe gitmeye mahkum ederek, işverenleri çalışma koşullarında önlem almaya zorlamayarak, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi uygulamalarla işsizlik sigortası fonunu patronlara aktardı. Sözde işten çıkarma yasağı ile işçiler Kod 29 saldırısı ile tüm haklarına çökülerek işten atıldı, cezalandırıldı, damgalandı.
Pandemi sürecinde kurulan sendikamızın 1. Olağan genel kurulunu da pandemi yasakları sebebiyle olması gereken tarihte gerçekleştirilemedi.Ancak bu süreçte başta market, mağaza sivil toplum ve özel öğretmenlerle ülkenin dört bir yanında örgütlenme çalışmalarımıza başladık. Pandemi sürecinde tüm işçi arkadaşlarımızın katılımına açık bir şekilde 2 farklı eğitim programı gerçekleştirdik. Türkiye’de sendikal tarih, işçi sınıfı mücadele tarihi ve işçi hakları üzerine gerçekleştirilen eğitimlerimize yüzlerce işçi arkadaşımız katıldı. Sendikamız altında çalışmalarını yürüten Sivil Toplum Çalışma Grubumuz alanda çalışan, çalışmış olan veya çalışmak isteyen işçilerin katılımı ile bir açık katılımlı forum gerçekleştirdi. Forum ardından sivil topluma alanına özgü sorunların tespitine yönelik bir ön çalışma raporu yayınlandı. Özel Öğretmenler Çalışma Grubumuz toplantılarına başladı.
4 milyona yakın işçinin yüzlerce farklı meslek kolunun bulunduğu işkolumuzda işçi sınıfı örgütlülüğünün güçleştirmek için var olan her türlü uygulamaya karşı da mücadelemizi fiili meşru mücadele çizgisinden kopmadan sürdüreceğiz.
İmkansızlıklar içerisinde kurulan sendikamızı, tüm kurullarında işçilerin söz ve karar sahibi olduğu, komite, konsey, meclis anlayışıyla başta 10 nolu iş kolundaki tüm işyerlerinde örgütleyerek kolektif işçi örgütlenme örneklerini yaratmaya dönük çabamızı ısrarla sürdüreceğiz. Bu yolda güvendiğimiz tek güç birliğimiz ve sınıfımızın dayanışmasıdır.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın mücadelemiz!